Homeopati

Homeopati, eşsiz ve bütüncül iyileştirme felsefesi ile, yaşamındaki değişimlere uyumlanabilmesi için yaşayan canlıya nazik ve hassas bir dokunuştur. Homeopati, balans, farkındalık ve kendini gözlemdir. Temeli benzerlik kuralına dayalı, spesifik prensiplerle uygulanan sistemli bir tedavi biçimidir. Diğer bir deyişle benzerin benzerletedavisidir. Homeopatide hassas,  çok güçlü ve toksik etkisi olmayan binlerce ilaç (remedi) vardır ve bunlardan bir tanesi kişinin o andaki durumuna karşılık gelerek kişi ile örtüşür. Kişiye özgü verilen homeopatik ilaçlar, bütüncül iyileştirme sistemi ile kişinin yaşam enerjisini yükseltir, güçlenen bedende yeniden balans kurulur ve hayatın içinde özgürce akışa dahil olunur. Homeopati hem akut hem de kronik hastalıklarda rahatlıkla uygulanır.

Eşşiz ve benzersiz Homeopati, benzeri benzerle tedavi eder. Eğer bir madde sağlıklı bir insanda bazı belirtilere neden oluyorsa bu madde aynı belirtileri gösteren hasta bir insanı tedavi edebilir. Örneğin, kahve beyni uyaran, ayık tutan ve uykusuzluk veren bir maddedir. Ayni sekilde buna benzer belirtiler gösteren kişilerde yani uykusuzluk, heyecan, hiperaktif, sinirlilik gibi hallerde, kahveden homeopatic yoldan hazırlanan ilaçdan minumun dozda verilerek iyileşme sağlanır.

Benzerin benzerle tedavisinin çıkışı 2500 yıl öncesine dayandığı halde, ilk kez 1796’da Alman doktor Samuel Hahnemann tarafından geliştirilip sistematize edilmiş ve Homeopati olarak tanımlanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da kabul edilerek, iki yüz elli yıldır tüm dünyada uygulanmaktadır. Günümüzün bilinen allopatic tıbbından sonra ikinci sırada kullanılmaktadır.

Homeopati bilinen tedavi yöntemlerinden farklı olarak kişiyi bütüncül iyileştirmeyi hedefler. Hastalığı veya organı değil kişiyi iyileştirir. Homeopati kişiyi bütün olarak ele alır yani ona zihinsel, duygusal, fiziksel ve içinde bulunan çevresi ile bakar. Böylece homeopat, benzerlik prensibi ile 3000 in üzerinde homeopatik ilaçlardan bir tanesini hastanın bulgu ve belirtilerinin o andaki toplamına göre verir. Bu yüzden homeopatik ilaç hastalık ismine veya organa değil kişiye verilir. Hastalık isminin önemi olmadığı için de teşhis edilemeyen durumlarda da uygulanır.

Homeopatik remedi, kişinin yaşam enerjisini artırmaya ve kuvvetlendirmeye çalışarak, doğuştan var olan vücudun kendi kendini iyileştirme gücünü mümkün kılar. Bunu da vücudun, hastalık sırasında veya başlamadan önce hastalıkla savaşmak için doğal olarak verdiği reaksiyona bakarak yapar. Yani Homeopat, hastalık belirtilerini bastırarak değil bilakis belirtilerin oluşturduğu resme göre homeopatik ilacı verir. Her birey kedine özgü ve dünyada bir benzeri olmadığına göre, birey hastalandığında da dışarıya verdiği belirtiler aynı hastalığı olan diğer kişilerden farklı olacaktır.

Kısacası, aynı hastalıktan muzdarip iki ayrı kişiye aynı homeopatik ilaç verilmez. Örneğin kulak enfeksiyonu geçiren iki farklı çocuğun ortak tipik enfeksiyon belirtileri ateş, öksürük, burun akıntısı, ağlama nöbetleri gibi belirtilerdir. Ama yine de her bir çocuk hastalığını kendine özgü kişisel bir yolla gösterir. Yani tipik enfeksiyon belirtilerin yanında onu bireyselleştiren terleme, susama, soğuk-sıcak ilişkisi, uyku durumu, rahatlatan ve kötüleştiren faktörler, belirtilerin alevlenme zamanı, huzursuzluk, anksiyete, sevgi ve ilgi isteği… gibi, bir dizi ayırt edici objektif ve subjektif belirtiler vardır. Kısacası, her çocuk kulak enfeksiyonunu kendine özgü kişisel bir biçimde ifade eder.

Kronik tedavilerde kişi remediyi aldıktan sonra bir dizi değişimler yaşar. Bazıları hoş bir iyilik hali ve iyimserlik deneyimler.

Bazen kısa bir süreliğine belirtiler kötüleşebilir ama bu remedinin etkisini göstermesine dair iyiye işarettir.

Bazılarında ise sistemin kendini temizlemeye yönelik sanki “bahar temizliği” etkisinde ciltte kızarıklık, döküntü, soğuk algınlığı benzeri durum, akıntı, terleme gibi belirtiler görülür.

Bazı kişilerde eskiye ait bazı belirtiler genellikle kısa süreliğine yeniden görülebilir. Bu belirtiler iyileşme prosesinin önemli bir parçasıdır başka bir yöntemle veya başka remedi ile tedavi edilmeye  çalışılmamalıdır. Kısa bir süre sonra geçecektir.

Bazı kişiler ise hiç bir değişiklik hissetmeyebilir. Homeopat yeniden durumunu değerlendirerek ya ilacın dozunu değiştirir ya da tamamen başka homeopatik ilaç verir.

Bütün durumlarda, tedavi boyunca homeopat ile sürekli iletişimde olup geri bildirimde bulunmak önemlidir. Ayrıca kişinin kendini gözlemleyerek bu süreçteki değişimlerini not alması ve takibe gittiğinde götürmesi süreci kolaylaştırabilir.

Homeopati de hastalık ismine göre ilaç verilmediği halde, homeopat daha önce teşhis edilmiş raporlara ve laboratuvar sonuçlarına bakar ve kendisi de bazı testler isteyebilir.

  • İlk yardımı ilgilendiren çarpma, morarma, burkulma, travma
  • Soğuk algınlığı, grip, kulak ağrısı
  • Baş ağrısı, migren, kronik yorgunluk, uykusuzluk sorunu, sık idrara çıkma
  • Hormonal durumlarda menapoz, ruhsal değişim, sıcak basması, unutkanlık, hormonsal baş ağrıları, Tiroid (hypo ve hyper-thyroid) şikayetleri
  • Ruhsal ve zihinsel strese bağlı depresyon, anxiety, fobi, keder, dikkat eksikliği, yeme bozukluğu
  • Çocuklarda görülen gelişim sorunları ve hastalıklar
  • Cilt problemleri, döküntü, kaşıntı v.b.
  • Solunum yolu problemleri, nefes darligi, alerji
  • İdrar yolu şikayetleri
  • Teşhis edilmiş veya edilememiş daha birçok sağlık problemleri
  • Bağışıklık sistemini kuvvetlendirip önleyici tedbirler alınır.