Günlerdir tüm dünyayı etkileyen ve daha günlerce gündemde kalacak Coronavirüs salgını da dünyanın yüzyıllar bo

yunca atlattığı tüm diğer salgınlar gibi çok şeyi değiştirmiş olsa da bir gün bitecek. Dünyada her şeyin hızla değiştiği bir yüzyılda tüm insanlık için ciddi tehdit oluşturan bu salgın dünyada büyük bir değişim yaratacak. Yaşantımızda oluşan her farklı durum, her değişim, bir uyum sürecini gerekti

rir. Bu uyum süreci bazen kolay ve kısa sürede bazen de oldukça sancılı ve uzun vadede gerçekleşir. Özellikle ortaya çıkan yeni durum, isteğimiz dışında gelişen, engelleyemediğimiz, alışkanlıklarımızdan çok farklı ve temel değerlerimizi sarsacak boyutta ise bu sürecin uzaması ve fırtınalı olması kaçınılmazdır.  

İnsan, yeryüzüne geldiği ilk günden beri varlığını korumak ve yarına kalabilmek amacıyla en basit anlamda karnını doyurmak ve barınmaktan başlayarak bir yandan doğa olayları ve yaşamlarını tehdit eden yabani hayvanlarla, bir yandan da diğer birey ve gruplarla boğuşmak zorunda kalmıştır. Günümüzde -değişim göstermesine rağmen- hala bireyi ve toplumları tehdit eden birçok tehdit unsuru mevcuttur. Doğa kanunu gereği tehditler karşısında zayıf düşenlerin varlığı en kısa sürede sonlanır.  

Biyolojik evrende doğal ayıklanma mevcuttur, uyum sağlayamayan, zayıf olup tutunamayanlar sahneden çekilirken ancak güçlü olup tutunabilen, çevrelerine uyum sağlayabilenler varlıklarını sürdürebilirler. Aynı durum insanlar için de geçerlidir. Fiziksel ve ruhsal olarak güçlü olup, değişime uyum sağlayanlar hayatta kalabilirler.

Hayatımızı ciddi biçimde etkileyecek bu değişim sürecinde nasıl hayatta kalabiliriz?

  • Öncelikle hayati tehdit unsuru virüsün ciddiyetinin bilincinde olup, süreci kabullenerek. Kabullenmek, uyumu kolaylaştırıp, başa çıkabilmeyi sağlar.
  • Virüsün bulaşmasını ve yayılmasını engelleyecek sosyal izolasyon ve hijyen önlemlerini alarak.
  • Virüsün bulaşma ihtimaline karşı bağışıklığımızı güçlendirmek için beslenme ve uyku düzenimizi iyileştirerek.
  • Çaresizlik, umutsuzluk, korku ve endişe gibi negatif duyguların fiziksel sağlımızı olumsuz etkilediği farkındalığıyla düşünce ve duygularımızı iyileştirerek.
  • Moralin en iyi şifa olduğunun bilinci ile kendimizin ve çevremizin moralini yükseltici, umutkâr söylem ve eylemler içinde olarak.
  • Sosyal varlıklar olarak, diğer tüm insanlarla aynı gemide olduğumuzu, tek başına fırtınanın önünde savrulabilecek ama birbirinize destekle fırtınaya karşı güçlü kalarak limana ulaşabileceğimizi unutmayarak.