Yirminci yüzyılın en önemli buluşları arasında olan bilgisayar, insan yaşamında giderek artan bir öneme sahip olmuştur. Bilgisayar oyunları, internet ve cep telefonu iletişimi kolaylaştırmak, bilgiye en hızlı şekilde ulaşılmasını sağlamak, paylaşımı arttırmak, hoş zaman geçirmek gibi amaçlarla insanlığın kullanımına sunulmuş çağın en popüler araçları olmuştur. Dünyada 400 milyon civarında internete bağlı bilgisayar, 100 milyona yakın site olduğu tahmin edilmektedir.
Bilgisayar, verimli kullanıldığı takdirde hiç şüphesiz çocuğun eğitim ve gelişimini önemli katkılarda bulunacaktır. Ancak kullanımı belir bir süreyi aşması halinde, çocukları olumsuz yönde de etkileyebilmektedir. Günümüzde internet kullanımının yaygınlaşması internete girme yaşının okul öncesi dönemlere kadar düşmesine neden olmuştur. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, 3 yaş ve üzeri 76 milyon bilgisayar kullanıcısının % 22,2’si internet erişimine sahiptir ve ev bilgisayarına sahip çocukların beşte biri internet kullanmaktadır. 8 ile 18 yaş arasında olan çocuk ve gençlerin günde ortalama olarak sekiz saatini bilgi ve iletişim teknolojik araçlarını kullanarak geçirdikleri belirtilmektedir. Özellikle 12-18 yaş arasındaki genç kızların %74’ünün zamanının büyük bir kısmını chat odalarında ya da e-mail ile mesajlaşarak geçirdikleri ifade edilmektedir. Diğer taraftan ev ortamında bilgisayar kullanamayan çocuk ve gençlerin internet kafelere yöneldikleri, internet kafelerin çocuk ve gençlerin yoğun ilgi gösterdikleri yerler haline geldiği vurgulanmaktadır Bilgisayarın, çocuklar üzerindeki olumlu etkilerini kısaca şu şekilde özetleyebiliriz:
- Bilgisayar, kullanma kolaylığı nedeniyle kolayca öğrenilebilir ve öğrenmeyi keyifli kılar.
- Çocuğu merak ve rekabet duyguları için cesaretlendirmektedir.
- Çocuğun dikkatini yoğunlaştırmayı öğrenmesini sağlar, bilişsel gelişimine katkıda bulunur, planlama ve problem çözme becerisini geliştirmesine yardımcı olur.
- Bilgisayar sürekli ve süratli geri bildirimde bulunarak, bir konuyu anlayabilme düzeyini kendi kendine belirlemesine yardımcı olmaktadır.
- Yazma ve iletişim becerilerinin gelişmesinde kolaylık sağlar.
- Çocuğun ilgisini çektiği sürece bilgisayar özgür bir öğretmen görevi görür ve öğrencinin okulda başaramadığı dersleri kendi kendine başarabilmesine olanak sağlamaktadır.
- Okul öncesinde kullanılan bilgisayar etkinlikleri ile, çocukta göz-el koordinasyonunun geliştiğine dair kanıtlar bulunmaktadır (Yavuzer, 2006: 78).
İnternet kullanımı ve bilgisayar oyunları, çocuk ve gençlerin günlük yaşamlarını, akademik başarılarını ve ruh sağlıklarını önemli ölçüde etkileyen ve bu yönü ile de araştırmacıların ilgisini çeken güncel bir konudur. Teknoloji ile ilişkilerinde, bugünün gençleri sık sık hem kurbanlar hem de suçlular olarak nitelendirilebilir. Bir yandan internet ve bilgisayar oyunları çocuk ve gençlerin bilgiye ulaşmalarını, araştırma yapmalarını, problem çözme, yaratıcılık, kritik düşünme gibi kişisel gelişimlerini destekleyen teknolojik bir mucize olarak değerlendirilirken, aynı zamanda aşırı, kontrolsüz, amacı dışında ve bilinçsiz kullanım yönü ile kaygılara ve korkulara neden olmakta, kişisel becerilerin gelişmesini negatif etkilendiği düşünülmektedir.
Bilgisayar kullanmanın olumsuz yönleri ise, kısaca şu şekilde özetlenebilir:
- Öğrenci merkezli eğitimde öğrenci baz alınırken, bilgisayar merkezli eğitimde bireysellikten uzaklaşılmaktadır.
- Programlı yaşam alışkanlığı olmayan çocuklar, bilgisayar kullanımında sınırı aşarak ekran bağımlısı olabilmektedirler. Bu da çocuğun sosyal hayatını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
- Her çocuk bir bilgisayara sahip olabilecek maddi güce sahip olmadığından, çocuklar arasında eşitsizliğe neden olabilmektedir.
İnternet kullanmanın, maddeleşen dünyada sosyal ilişkiler kurmak için beceriyi, yetenekleri ve sabrı kaybettirdiğine inanan çalışmacıların sayısı her geçen gün artmaktadır (12). Bir çalışmada 12-18 yaş arasında bulunan 10.800 gencin %92’sinin evinde internet erişimin olduğu ve bu gençlerin çoğunluğunun zamanının büyük bir kısmını sanal sohbet ortamında tanıştığı kişilerle mesajlaşarak, sitelerde dolaşarak, oyun oynayarak geçirdiği, yalnızca %1’inin araştırma yapmak ve ders çalışmak için interneti kullandığı belirlenmiştir. Zamanın büyük bir bölümünü bilgisayar başında geçiren gençler kişilerarası ilişkilerinde önemli sorunlar yaşamaktadırlar. İnternette fazla zaman geçiren çocuk ve gençlerin giderek yalnızlaştığını ve yüz yüze ilişki kurmakta güçlük yaşadıkları belirtilmektedir. İnternet yoluyla kurulan iletişim günümüzün gençleri için en önemli olanıdır. Bilgisayar oyunları ve internet çocuk ve gencin arkadaşının yerini alarak sosyal izolasyona neden olmaktadır. İlk kez Selnow tarafından “elektronik arkadaş” hipotezi ileri sürülmüştür. Selnow, çocukların bilgisayar oyunları sırasında zamanlarını en iyi şekilde harcadıklarını düşündükleri, sosyal ilişki kurmakta güçlük yaşadıkları, çevrelerinde sınırlı sayıda arkadaşları olduğu ve sınırlı sayıda olan arkadaşları ile paylaştıkları konuların video oyunlarını içerdiğini belirtmektedir. 12-13 yaş arası çocuklarla yapılan bir çalışmada çarpıcı olarak, araştırmacılar, çocuklardan bilgisayar ile şunları duymuşlardır: “bilgisayar oyunlarını oynamak insanlarla birlikte olmaktan daha iyidir”, “zamanı en iyi şekilde geçirmenin yolu bilgisayar oyunları oynamaktır”, “bilgisayar oyunu ile arkadaşımla geçireceğim zamandan daha iyi zaman geçiriyorum”, “bilgisayar oyunu oynarken kendimi daha aktif ve canlı hissediyorum”, “bilgisayar oyunu oynamak benim yalnızlığımı unutmama yardım ediyor”. Bazı çalışmalarda internet kullanım süresi arttıkça çocuk ve gençlerde yalnızlık, sosyal yalıtım, saldırganlık gibi duygusal ve davranışsal sorunların daha fazla görüldüğü, genel sağlık düzeylerinin düştüğü ve depresif belirtiler görülme oranının artırdığı belirlenmiştir. Bu çalışmada ise yaygın internet kullanan ve bilgisayar oyunları ile zamanını geçiren çocukların sosyal gelişimlerinin önemli ölçüde gerilediği, bu çocukların öz güvenlerinin düşük, sosyal kaygı düzeylerinin ve saldırganlık davranışlarının yüksek olduğu bulunmuştur. Bir çok araştırmada ise bilgisayar oyunlarının çocuk ve gençlerde saldırganlığa neden olduğu ileri sürülmektedir. Çocuk ve gençte şiddet eğiliminin oluşmasında oynanan oyunun türünün, oyun oynama sıklığı ve süresinin etkili olduğu belirtilmektedir. Bir çalışmada haftada 11.18 saatten daha fazla internet kullanan üniversite öğrencilerinin haftada 3.84 saat ve altında internet kullananlara göre okul performanslarının ve akademik başarılarının daha düşük olduğunu belirlemişlerdir. Bu çalışmada internete bağımlı olan öğrenciler, internet kullanmadıkları zaman büyük sıkıntı yaşadıklarını, internete daha az sürelerle girdiklerinde kendilerinde büyük bir eksiklik hissettiklerini, internete girme davranışını kontrol edemediklerini, internette az zaman geçirdiklerinde kendilerini kızgın hissettiklerini ifade etmişlerdir.
Tüm bunların yanında, gelişigüzel üretilen ve seçim yapmaksızın alınan bilgisayar oyunları, yaygınlaşan güncel bir sorun halini almaktadır. Devletin denetimi olmadan hazırlanan bu bilgisayar oyunlarında özellikle insan öldürme ve çeşitli cinsel ilişki konularına da yer verilen bu oyunlar, özellikle çocuklar ve ergenler üzerinde çok olumsuz etkiler bırakmaktadırlar. İnternet ve bilgisayar oyunları gençlerin ve çocukların doğasında bulunan oyun oynama kabiliyetleri ile bağımlılığa neden olabilmekte ve açık cinselliğe eğilimi işaret ile suçların olgunlaşmasını sağlamaktadır. Yapılan araştırmalarda, internet kullanan ergenlerin riskli cinsel davranışlarında ve sosyal uyumlarında bozulmada artış olduğu vurgulanmaktadır. Özellikle legal olmayan ve cinsel gelişimi olumsuz yönde etkileyebilecek sitelere kontrolsüz ve bilinçsiz bir şekilde ulaşmak çocukları, gençleri ve dolayısıyla toplumu tehdit eden önemli bir konudur. Ergenlik dönemi, gencin kimliğini oluşturduğu, gelecek için amaçlarını belirlediği, kendisi için kimin önemli ve değerleri olduğu, başkaları ile ilişkilerinin nasıl olacağı, arkadaşlıklarını nasıl sürdüreceği ve yaşamında hangi yolu izleyeceğine dair temel soruların yanıtlanmaya başlandığı karmaşık bir dönemdir. Bu dönemde genç otonomisini kullanmak ve aileden ayrı olarak karar vermek istemekte, duygularını yönetme ve sürdürme konusunda güçlükler yaşamaktadır. Bu nedenle sanal ortamda edindiği bilgiler, yaşadığı ilişkiler gencin gerçek dünyayı öğrenmesi ve kimliğini oluşturmasında güvenliğini ve normal gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Aileden ve çevreden edineceği bilgiler ve olgunlaşmanın yerini sanal ortamda kurduğu ilişkiler almaktadır. Bilgisayar oyunlarının diğer olumsuz bir yönü internet kullanımı ve bilgisayar oyunlarının beyinde dopamin salgılanmasında artışa neden olduğu ve bilişsel fonksiyonlarda bozulmaya neden olduğu görüşüdür. Bilgisayar başında fazla zaman geçiren çocukların temporal dopaminerjik aktivitede artış olduğu ve bu çocukların hiperaktivite bozukluğu kriterlerini taşıdıkları belirlenmiştir. Yaş ortalaması 11 olan 535 öğrenci üzerinde yapılan bir çalışmada ise, öğrencilerin %14,9’unun internet bağımlılığı kriterlerini karşıladığı ve bunların da hiperaktivite bozukluğu kriterlerini taşıdığı saptanmıştır. Yalnız, şu da vardır ki, sorunun kaynağının bilgisayar değil, bilgisayar kullanan insanlar olduğunu, özellikle ilgilenilmeyen, aile içerisinde sağlıklı ve güvenli bir ortamı bulamayan çocukların bilgisayarı bir kaçış, atlatma aracı olarak kullanma yoluna gidebildiği ve bu çocukların bilgisayar oyunları ve internetin olumsuz etkilerinden en çok zarar görenler olduğunu söylenmektedir. Oyunda başarılı olmak, örneğin bir makineyi kontrol edebilmek, bir yarışı kazanabilmek çocukta üstünlük duygusu oluşturur. Bu durum çocuğun hoşuna gider. O sırada beyin mutluluk kimyasalları salgılar. Çocuk onunla mutlu olmayı öğrenir, başka mutlulukları tadamaz. Çocuk ve genç bu doyumu yaşamak için ‘’Okula gidiyorum’’ diye evden çıkıp, internet kafelerde günlerini geçirebilir, önemli bir bölümü okul çıkışında uğradığı kafeden gece yarısına kadar çıkamayabilir. Bu konuda özellikle, diğer sosyal aktivitelere ilgisi azalan ya da bu aktivitelere vakit bulamayan, gerçek hayattaki ve arkadaş ilişkileri bozulan ya da meslek veya okul hayatındaki işlevselliği düşen, internette geçirdiği zaman hakkında kendisini savunmak için yalan söyleme ihtiyacı duymaya başlayan, gece internette geçirilen zaman nedeniyle az uyku uyuyan ve ertesi gün yorgun gezen, bu yorgunluğa rağmen bir sonraki gece de internette dolaşma gücünü bulabilen, çocuklara dikkat edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bir kuşak öncesi çocuklar, Hacivat’la Karagöz’ün esprilerine gülerken, bugün gerek televizyonda, gerekse bilgisayar faaliyetleri ve oyunlarında, kahramanlar ya çevrelerine dinamit atmakta ya da yıkıp dökmekte, çocuklar da bunlarla eğlenmektedirler. Böylece ortaya ciddi bir ahlak ve değer kaybı görüntüsü çıkmaktadır. Bu durum aynı zamanda, çocuk ve gençlerin ruh sağlığını da çok büyük ölçüde etkilemektedir. Yetişkin dönemde, uyumlu bir ruh sağlığına sahip olmak istiyorsak, unutmamalıyız ki, bunun temelleri çocukluk uyarımları ile atılır ve sorumluluk yine anne ve babaya ait olmaktadır.
Burçak Demirkan